Bu eserin ilhamı, Pasifik Okyanusu’yla ilk karşılaştığım o unutulmaz an oldu. Bir gemi yolculuğunda, ufka kadar uzanan o engin maviliği gördüğümde içimde tarifsiz bir huzur hissettim. “Pacífico” kelimesinin Portekizcede “sakin” anlamına geldiğini o an öğrendim ve bunun bir tesadüf olmadığını düşündüm. Okyanus, yalnızca göz alabildiğine uzanan bir su kütlesi değildi; aynı zamanda ruhumu derinlemesine dinlendiren, içimdeki fırtınaları dindiren bir güçtü. Dalgaların beyaz köpükleri, bazen hafif bir dokunuş gibi, bazen de iç dünyamın karmaşasına cevap verircesine dans ediyordu.
O derinlik, o sonsuzluk hissi… Sanki her bakışta biraz daha içine çekiliyordum, biraz daha hafifliyordum. Bu tabloyu yaparken, sadece okyanusun görüntüsünü değil, onun bana hissettirdiklerini de resmetmek istedim. Pasifik, benim için bir manzara değil; bir duruş, bir nefes, bir teslimiyet hali. İzleyene de o sakinliğin ve özgürlüğün bir parçasını sunmayı hayal ettim.
Başkalarının verdiği imkânla ışık saçan biri olma.
Başkalarının yardımıyla elde edilecek sukünete ihtiyaç duyma
Marcus Aurelius